Esat Ayhan
Sevgili Öget Tanör hanım Bülent Bey anısına bir kitap hazırlanacağını söylediğinde ve benim de mutlaka anılarımızdan bir parça ile kitapta olmam gerektiğini her zamanki zarafetiyle teklif ettiğinde onur duydum. Zira Bülent Tanör Bey ile üniversite ortamı dışında mahalleli bir esnaf olarak çok yakın, büyülü, saygılı, mesafeli bir dostluk kurmuştuk. Bazen konuşmadan bile anlaşıyorduk.
Peki Bülent Bey’in hangi özelliğini yazmalıydım; beyefendiliğini mi, dünya ölçütündeki demokratlığını mı, mütevazi insanlığını mı, kedi severliğini mi, yoksa asistanlarına karşı gösterdiği samimi, içten ağabeyliğini mi... Sonuçta o bizim Bülent bey’imiz, hocamız, demokrasi ve hukuk konusunda doğruyu (sadece doğruyu, zira bize öğrettikleri arasında doğru sadece bir tanedir, senin doğrun benim doğrum olmaz) savunmak için nasıl kaplan kesildiğini mi, hastalığa karşı verdiği dirençli mücadeleyi mi, öğrencisi olamadığım için kıskançlığını mı..
Amansız hastalığını ilk duyduğumdaki duygularımı anlatmam mümkün değil, ilk tedavilerden sonra az günleri kaldığı söylendiğinde haddim olmayarak Öget Hanım’a dedim ki “ben sizin yerinizde olsam Bülent abi’yi alır, Atlas okyanusundaki bir ada’ya gider son ana kadar birlikteliği ve aşkı yaşarım.” Çevremde çok az insana kısmet olacak bir sevgi, aşk yumağını Bülent bey ve Öget Hanım’da gördüm, zaman zaman kıskanmadım dersem yalan olur; o ne güzel bir ilişki idi anlatılası değil...
Uzun bir çalışma döneminden sonra, kılı kırk yaran titizlikle yazdığı kitaplarını baskıdan çıkar çıkmaz alıp imzaladıktan sonra bana verme; okuduktan sonra görüş alışverişinde bulunma inceliğini Bülent Bey’in herkese gösterdiği saygı ve önemle anlatabilirim.
Alışverişe geldiğinde özellikle Öget Hanım’ın sevdiği rafine yiyecekleri alırken nasıl keyif aldığını anlatmak olası değil, hastalığının son dönemlerinde bile mahalleli ile ilişkisini kesmedi, çok zor şartlarda bile bizleri görmek adına
150 mt. gibi bir mesafeyi 1 saatte yürümeyi göze alıp, bizleri kendisinden habersiz bırakmadı..
Eleni Karaendru’yu, bilmeden ikimiz de çok severmişiz. Onu her dinleyişimde zaten ucu sivri bir bıçak yüreğimi çizerdi. Şimdi ise kanatarak çiziyor; çünkü Bülent ağabeyin vefatından sonra bir Açık Radyo programından, Öget hanımın ağzından öğrendim ki, meğerse o da Eleni Karaendru’nun müziğini çok severmiş. Şimdi artık her dinleyişimde Bülent ağabey için de dinliyorum.
25 yıldır Cihangir’deyim, Cihangir Bülent Bey gibi bir beyefendiyi çok arıyor ve onu çok özlüyoruz. İyi ki sizi tanımışım. Bülent Bey’i, hep saygı ve sevgi ile anacağım. Bize bıraktığı kitapları, çok iyi biliyorum ki, 5 yaşındaki oğlum Baran’ın büyüdüğünde rehberi olacak. Teşekkürler Bülent Ağabey, binlerce teşekkür...
Bülent Tanör’ün mahalleden arkadaşı, La Cave / Çağdaş Market