Müdürüm Prof. Dr. Bülent Tanör
Adem Dönmez
Değerli bilim adamı çok sevdiğim hocam ve müdürüm Prof. Dr. Bülent Tanör’le tanıştığım için kendimi şanslı görüyorum. Biliyorum ki Prof. Dr. Bülent Tanör’ü tanıyanlar da benim gibi düşünüyorlardır. Prof. Dr. Bülent Tanör’ü en iyi ne zaman tanıdım. İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü seçildiği 06.04.1999 tarihinden itibaren kendisiyle çalışma imkanı bulduğumda tanıdım. On yıldır çalıştığım kurumda sadece adını duyduğum fakat kendisiyle şahsen tanışma fırsatını bulamadığım için üzülüyordum. Merkez Müdürü seçildiği tarihten itibaren kendisiyle çalıştım. İnsan Hakları konusundaki çok değerli birikimlerini benimle de paylaştığı için ayrıca mutluyum. Farkındaysanız yazımda Prof.Dr. Bülent Tanör diye yazıyorum, bunun bir nedeni vardı, çünkü değerli hocam hiçbir zaman ünvanını kullanmak istemez sadece yazışmalarda adımı ve soyadımı yaz yeterli derdi. Yazışmalarda Profesör Doktor ünvanını yazmadığımda kendisine haksızlık edebileceğimi düşünürdüm. İmzasına açtığım evraklarda profesör doktor ünvanını her gördüğünde yüzüme tebessümle baktığını hiç unutamam. Kendisi defalarca evraklarda ünvanımı yazmana gerek yok dese de ben yazmadan hiçbir evrakı imzasına sunmazdım.
Prof. Dr. Bülent Tanör’le geçen üç yıla yakın çalışma hayatımda şu farklılığı da gördüm. Merkezle ilgili çalışmalarda herkesin her konudan haberi ve bilgisi olmasını isterdi. Merkez Müdürü olarak her konuya ciddiyetle eğilir, insan hakları konusunda çalışan sivil toplum örgütleriyle de bağlantılarını ciddiyetle sürdürürdü.
Prof. Dr. Bülent Tanör öğrencileri için de ayrı yeri olan bir hocaydı, her öğrencisiyle birebir ilgilenir her öğrencisinin sorularına içtenlikle cevap verirdi. Prof.Dr. Bülent Tanör öğrencilerini ne kadar çok seviyorsa inanın öğrencileri de hocayı en az onun sevdiği kadar seviyorlardı. Hocanın sağlık durumunu bilen öğrencileri Merkeze her gün gelirler, hocanın durumu hakkında benden bilgi almaya çalışırlardı. Bu da gösteriyordu ki Prof. Dr. Bülent Tanör öğrencileri için çok ama çok değerli bir hocaydı.
Hocayla ilgili bir anımı da sizlerle paylaşmak istedim. Bir gün Prof. Dr. Bülent Tanör evden beni aradı, “Adem, Necmi Bey’e ulaşamıyorum sanıyorum yeni anfide dersi olması gerekiyor, dersi bittiğinde beni aramasını söyler misin”, demişti. “Tabi hocam söylerim”, dedim. Hocanın sesi sağlık sorunları dolayısıyla pek iyi gelmiyordu, telefonu kapattıktan sonra hocanın durumu hakkında kuşkularım artmıştı. Hemen yeni anfiye gittim, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu anayasa dersini anlatıyordu, bir süre dersin bitmesini bekledim fakat ders uzun sürdükçe Bülent hoca hakkında endişelenmeye başlıyordum. Dersin bitişini daha fazla bekleyemedim, Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu kürsüde anayasa dersini anlatırken yanına sessizce yaklaşarak, “hocam”, dedim, “Prof. Dr. Bülent Tanör hoca size ulaşmaya çalışıyormuş, fakat ulaşamadığını söyledi sizi bulup kendisini aramanızı istedi”, dedim. Yeni anfi dolu, öğrenciler sessiz sedasız benim Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu’na birşeyler söylediğimin farkına vardılar; tüm gözler dersin anlatıldığı kürsüye çevrilmişti. Aradan birkaç dakika geçtikten sonra Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu dersi bitirmiş İnsan Hakları Merkezi’ne geldi. Belli ki Prof.Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu benim derse kadar gelip Prof. Dr. Bülent Tanör hoca size ulaşamıyormuş, aramanızı istiyor mesajını iletmemden etkilenmişti. Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu Merkez’den telefonla Prof. Dr. Bülent Tanör hocayı aradı, telefon görüşmesinde, “Hocam ben Necmi, sizi aramamı istemişsiniz umarım bir sorununuz yoktur, dersi yarıda bitirdim”, diyordu. Prof. Dr. Bülent Tanör de, “hayır Necmi bir sorunum yok, gayet iyiyim ilaçların etkisi dolayısıyla sesimde biraz problem var hepsi bu kadar. Neden dersi yarıda bitirdin?” diye sorduğunda, “hocam Adem derse kadar geldiğine göre sizin sağlık durumunuzdan endişe ettim” dedi. Prof. Dr. Bülent Tanör hoca yine bir sorununun olmadığını Prof. Dr.Necmi Yüzbaşıoğlu’na söylediğini duyuyor ve Prof. Dr. Bülent Tanör hocanın sağlık durumunun iyi olmasına çok seviniyorum.
Bir yandan da düşünüyorum Prof. Dr. Bülent Tanör, “Necmi Bey beni hemen arasın” demesinin bir anlamı olmalı diye. Evet anlamı da şuydu: Tarih olarak tam hatırlayamıyorum o gün NTV televizyon kanalından Prof. Dr. Bülent Tanör hocaya bir davet geliyor; anayasa hakkında bazı bilgiler verebilmesi için, NTV’den gelen davet üzerine kendisinin rahatsız olduğunu belirtiyor fakat, size bir arkadaşımı önerebilirim diyor. Önereceği arkadaşını da iki saat içinde NTV’ye bildireceği için önce Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu’na ulaşmak istemişti. Prof.Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu öneriyi kabul etti. Saat 15:00’de başlayacak olan programa Prof. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu davet edilmişti.
Bir sonraki gün Merkez’e gelen Merkez Müdürü Prof. Dr. Bülent Tanör, “Adem dün Necmi Bey’in dersini bölmüşsün, neden?” diye sordu bana. Bu sert bir üslup kesinlikle değildi. “Hocam Necmi Bey’in dersinin uzayacağını düşündüm. Bir de sizin sağlık durumunuzdan şüphe ederek notunuzu biran evvel Necmi Bey’e ulaştırmak istemiştim. Benim yapmak istediğim buydu”, dedim. Teşekkür etti fakat dersi bölecek kadar çok önemli bir husus olmadığını söyledi. Anladım ki dersin bölünmesine içerlemişti. “Hocam Necmi Bey’in dersini böldüğüm için özür dilerim”, dedim. Kesinlikle özür dilenecek bir şey yapmadığımı ama ne pahasına olursa olsun derslerin bölünemeyeceğini bana anlatmıştı.
Hayatta olmasa da benim gönlümde her zaman yaşayan, kendisi ile çalışırken şevkle, azimle, hırsla yirmi dört saat emrinde olmaktan sıkılmayacağım nadir insan, Ruhun şad olsun.
İstanbul Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Araştırma ve Uygulama Merkezi sekreteri